28 Aralık 2011 Çarşamba

...(21)

mavi kartondan yapma bir denizin üzerinde
üfleyince hemen yıkılacak gibi duran bir geminin içindeyim...

27 Aralık 2011 Salı

GÜNLERE

Acımasızca savurduğum...
Her dakikasını hunharca bıçakladığım...
Dönüp de arkama bakmadığım...
Günlere...
Bana acımasızca kederler yükleyen...
Her dakikamı zehre bulayan...
Dönüp de altın vuruş yapan...
Günlere...

...(20)

Şuursuzca kullanıyorsun kalemini...
Çizgilerin içine hapsetmen gerekiyor kendini...
Oysa sen boşlukları karalıyorsun...


Çok Sıkıcısınız Bugün

Ne kadar da sıkıcısınız bugün...
Demode kıyafetiniz ile...
Soluk benizli yüzünüz ile...
Özellikle de hayat tarzınız ile...
Evet sıkıcısınız bugün...
Sessiz sessiz yüzüme bakmayın...
Savunmaya geçin hadi kendinizi...
Birer hakim kılığına girin...
Şu halinize bir bakın...
Aynaya dönün yüzünüzü...
Bakın ne haldesiniz...
Savruk saçlarınız...
Makyajsız suratınız...
Tam da tahmin ettiğiniz gibi...
Çok sıkıcısınız bugün...

23 Aralık 2011 Cuma

Kendi Yalnızlığım...

Ben...
Kendi yalnızlığımın fotoğrafını çekiyorum...
Hafızalara kazınacak bir fotoğraf karesi en yalınından...
Ben...
Kendi yalnızlığımın resmini çiziyorum...
En renksiz olanından,beyaz kağıda...
Ben...
Kendi yalnızlığımın müziğini dinliyorum...
Nakaratı en sessiz melodileri içermekte...
Ben...
Kendi yalnızlığımın sesini dinliyorum şimdi...
Önümde boş bir fotoğraf karesi...
Önümde bembeyaz bir kağıt...

DÜŞTÜM

Sahip olamadıklarımın esareti içindeyim...
Ulaşamadıklarım derin izler bıraktı bende...
Her adım atışımda bir kez daha kösteklemenin korkusu yüreğimde...
Düştüm, kan revan içinde bedenim...
Elimi her uzatışımda kaybettiklerimin çokluğu...
Asla geri gelmeyecek olan saat kadranı...
Uçurumun amansız rüzgarı ayaklarımın altında...
Düştüm, o rüzgarın melodisine...
Ben sahip olamadıklarımın esareti içindeyim...
Her yenilgide üzüntü içinde tüm benliğim...
Ulaşamadıklarım peşimde mi...
Koştukça yakalayamadığım gelmişim...
Belki de en acımasız geçmişimdir önüme yuvarlanan zarlar...
Düştüm, belki de yeniden ayağa kalkmak için...
Sahip olmak istediklerim düşüncelerimde...
Her geçen gün karanlıklara gömülüyor...
Olmak istediklerim...
Olmak istemediklerimin en arkasında...
Ulaşamadıklarım göz kırpıyor mu...
Sessiz sedasız terk edişleri izliyorum...
Bir varmışsın bir yokmuşsun...
Anlamsızlığa anlam katmanın karmaşası içindeyim...
Sahipsizliklere sahip olma peşindeymişim...
Belki de bir varmışım bir yokmuşum...
Düştüm, varlığı yakalamak için...
Düştüm, yokluğu hissetmek için...
İç içe geçmiş ulaşamadıklarım ve sahip olamadıklarım...
İç içe gelmişim ve geçmişim...

21 Aralık 2011 Çarşamba

olmak ya da olmamak

bazen yok olmayı düşünüyorum...
yeryüzünden silinmeyi...
hiç doğmamış gibi olmayı...
adım konunmamış gibi...
yaşamamışım misali...
son zamanlarda yok olmayı düşünüyorum...
kimse beni görmemiş olsun...
ve tanımamış olsun...
ben kimseyi tanımamış olayım...
ben yokmuşum gibi...
hayat aksın gitsin gidebildiği yere kadar...
evet yok olmayı düşünüyorum...
sessiz sedasız...
elimi eteğimi çekeyim anlamsızlıklardan...
belki yok olarak kendime bir anlam yüklerim...


nedensiz...

bitmek tükenmek nedir bilmeyen sıkıntının hain kollarında...
tek başına can çekişen biçare beden...
yağan yağmur tanelerinin altında sırılsıklam olmuş...
sığınacak tek bir liman bulamamış insanların kötülüklerinden...
savaşacak gücü kendinde bir türlü bulamayan belki de korkak...
susmaları oynamaya ant içmiş kilitlenmiş dudaklar...
usulca çekiyor bedenini geceden yani karanlıktan...
hoşçakalı bile hak etmeyen bir tavırla...

HİS...

Derinliklerde acayip bir korku...
Akşamları beyni kemirmeye başlayan...
Yok edilmesi imkansız...
Nedeni belirsiz...
Anlayamadığım...
Üstelik anlatamadığım...
Sadece hissettiğim...