18 Ocak 2011 Salı

İNSAN

Çok şey istediğimi düşünmüyorum...
Anlamanızı bekliyorum sadece...
Ben bir bulmaca değilim ki...
Çöz diyemem...
Kaleme de ihtiyaç yok o yüzden...
Sadece bana bakacaksınız...
Algılayacaksınız...
Ben robot da değilim ki...
Bir kullanma kılavuzum da yok o yüzden...
Sadece konuşmanız yeterli olacaktır...
Ben bir bilgisayar da değilim...
İçine çip yerleştirip çalıştırabileceğiniz...
Açma kapama düğmem de yok o yüzden...
Beklemelisiniz...
Ben bir telefon da değilim...
Tuşlara basıp yönlendirme yapamazsınız...
Bir ekrana da gerek yok bu yüzden...
Sadece dinlemeniz gerekiyor...
Ben bir şarkı da değilim...
Sözlerim yok...
Bestem yok bu yüzden...
Notalara da ihtiyacınız yok...
Nakarat gibi tekrar etmenize de gerek yok...
Ben bir bina da değilim...
Üzerine beton döküp yükseltebileceğiniz...
Kapım yok...Pencerem yok bu yüzden...
Ama ben bir insanım...
Kalbim var...
Herkese açık...
Kalbime çizik atmak için kalem kullanmayınız...
Kalbimi kapı olarak görmeyiniz...
İstediğiniz zaman girip...
İstediğiniz zaman çıkabileceğiniz...
Gözlerim var...
Bakışlarım...
Baktığım her şeyi kılavuz olarak algılamayınız...
Beynim var...
Düşünüyorum...
İstediklerinizi yaptırmak için içine çip yerleştirmeyiniz...
Dudaklarım var...
Sesim...
Haykırışlarım...
Ağzımdan çıkanları romantik aşk bestesi gibi düşünmeyiniz...
BEN SADECE BİR İNSANIM....

I_lean



DELİLİK

Çaresizliğimi yüzüme vurmayın ne olur...
Farkındayım her şeyin...
Üzerime gelmeyin ey duvarlar...
Kendimi asma hissi vermeyin bana...
Ne sicim var çünkü...
Ne de halim...
Vücudumu taşıyamayacğım...
Ruhumun ağırlığı beton gibi...
Eziyor beni...
Gözlerim yormayın beni ne olur...
Kan gibi kıpkırmızı...
Bitti artık son damla...
Daha ne kadar akacaksınız...
Biliyor musunuz peki ne için bu kadar isyan...
Dudaklarım...
Susun artık ne olur...
Kulaklarımı kapatsam bile duyuyorum sizi...
Üzerime gelmeyin daha fazla...
Çığlık atacak gücüm de yok...
Zaten dört duvardan başka duyan da olmayacak...
Yormayın beni...
Parmaklarım kavrayamıyor bıçağın sapını...
Siz de mi onlardan yanasınız...
Takatiniz mi yok...
Hapsettiniz beni beyaz çarşaflara...
Beynimi uyuşturdunuz...
Düşüncelerimi öldürdünüz...

                                                                          I_lean



SERZENİŞ

Kendimde değilim...Biliyorum...Farkındayım...Artık ben ben olmaktan çıktı resmen...Algılayamıyorum ne yaptığımı ve ne söylediğimi...Duygularımı yitirmiş bir durumdayım...Sevgi nedir? onu bile     sorgulayamıyorum...Günlerdir uyuyorum...Gözlerimi kapatıyorum ama düşünemiyorum...Beynimden o kadar çok şey geçiyor ki...Hiç birini yakalayamıyorum...Bu yüzden de                             düşünemiyorum...Susuyorum...Konuşmuyorum bile...Ağzımı dahi açmıyorum...Dinliyorum sadece...Yorum yapmak istiyorum ama kelimeleri birbirine yapıştıramıyorum...Yarı yolda bırakıyorlar beni...Gözlerimi dikiyorum duvara ve  amaçsızca bakıyorum karşımdaki cansız ve renksiz betona...İnsanların yüzlerine bile bakmıyorum hatta...Gözlerinin
içine bile dokunmuyor göz bebeklerim...Dışarısını seyrediyorum...Müziği dinleyip bilmediğim sözlerini tekrarlamaya çalışıyorum...Öylece duruyorum rüzgarın kollarında...Yanaklarım nasıl soğuk ama umursamıyorum...Hissetmiyorum...Gözlerim kapanıyor...Sanırım gene uyuyacağım...Merakla bekliyorum seni hayat...Acaba yarın ne getireceksin torbanda...

                                                                                                       I_lean


TÜKETİLMİŞ

Gene içimden geçenleri yazamayacağımı biliyorum ama gene de deniyorum...Ne anlatacağımı bilmeden bembeyaz bir sayfa açtım önüme...Aşktan sevgiden bahsetmek isterdim ama tüketilmiş herşeyin içindeyim şu an...İstediklerimin arasında ilk başta yer alırdı sevgi eskiden...Şimdi ise en son isteğim oldu...Söylüyorum artık herkese açıkça benden sevgi beklemeyim diye...Bende de kalmadı ki artık...Söylüyorum artık herkese açıkça beni sevmeyin diye...Sizde de kalmadı biliyorum...Yalanlar ile örülü bir çemberin içindeyim...Ya da ben öyle düşünüyorum ama önemli olan neden bu çıkmazın içindeyim...Sorun bende mi acaba diye düşünüyorum...Evet aslında sorunun cevabını biliyorum...Her şey benim yüzümden...Bu         güvensizliğim,değersizliğim,sevgisizliğim...Yaşadıklarım...Adaletsizliğine inandığım dünya şu an bana zengin fakir ayrımı yapmıyor yalnızca...Artık buna duygular da eklendi...O bardak da duygu yok artık neden içmeye kalkıyorum ki...Ne kadar kötü bir durum değil mi??? Kanayan parmağınızın acıdığını bile fark edemiyorsunuz...Peki ya kanı gören var mı etrafınızda???Hayır o da yok...Aynen acıyan içimi de gören yok...Bu durum nereye kadar gidecek onu da bilememek...Sonsuzluk...Elimde sihirli bir değnek olduğunu düşünüyorum...Her gece başımı yastığıma gömdüğümde...İlk önce en kötü olayları düşünüyorum...Ağlıyorum...Sonra iyi olayları düşünüyorum...Gülüyorum...Ağlamak ve gülmek ikisi bir arada...Yani bir nevi delilik hali...Ama en azından yaşadığımı fark ettiriyor gözlerim ve dudaklarım bana...Ve şunu anlıyorum ki...Evet ben hala nefes almaktayım...Peki hayata tutanabilmek için sadece nefes gerekli mi???Dedim ya kadehteki son damla bitti...Susuzluktan boğazım kurudu...Geri istiyorum artık aşkı...Geri istiyorum ab-ı hayat suyumu...Tüketilmiş ne varsa...Anamın karnından nasıl doğdum ise şimdi öyle omak istiyorum...Her ne kadar masum ve günahsız olmasam da...Hayata dair bir neşem olsun...Bir istediğim olsun...Bir nedenim olsun bu nefesi harcarken...Neyse bunlar sadece bir temenni...Olmayacaklarını biliyorum ama gene de yazıyorum...Sevgisiz,aşksız...Heyecansız...Yalanlar ile bezeli...Yorucu...Samimiyetsiz...Tek düze bir hayat...
Al benisini tüketmiş bir hayat...İşte köprüden geçerken karşılaştığınız ben...Sevgilerle...

                                                                                      I_lean


YAZMAK

'Yazmak,mutlu bir insanın yapacağı bir iş değildir! 'demişler...Evet, bende bu kanıya katılıyorum...Yazmak,mutsuz zamanların mutluluk kaynağı bana göre...Evet tam da anladığınız gibi şu an mutsuzum ve yazıyorum...Hayata karşı olan direncim kırıldı sanırım...Bugünlerde her şey kötü gidiyor...Ve ben ne bu kötü gidişin nedenini biliyorum ne de buna dur diyebiliyorum...Birileri fena halde beddua etti sanırsam bana...Dilim bana kötü dualar etmiyor...Kelimeler bana düşman  değil o yüzden de kelimelerden kocaman bir şato yapıyorum sizlere...
Hayal kırıklığının ne kadar yıkıcı olduğunu biliyorum aslında ama gene de hayalimin yerle bir oluşunu seyretmek göz yaşlarımı dindiremiyor... Umut etmenin de güzel olduğunu yıllardan beri fısıldıyorlar kulağıma...O kadar büyük hayal kırıklıkları içerisindeyim ki umut etmeyi boşadım hayatımdan...Gebe kaldığım yalnızlığım yanıma kar mı kalacak bilemiyorum...Mutsuzluğun kıyısında dolaşırken birden bire ayağım kayıp mutluluk denizine düşermiyim onu da bilmiyorum...Birisi saçımdan kavrayıp çekecek mi beni mutsuzluk kıyısında üşümekten ölme derecesine gelen beni...Umutsuzluğum giderek büyüyor şatonun duvarları yükseldikçe... Kelimelere daha fazla acı çektirmeden yatıp uyumak en iyisi olacak...Hepinize iyi geceler...

                                                                                                                I_lean