Merhabalar hepinize...Uzun zaman oldu yazı yazmayalı sanırım...Ama bu sıcakta insanın canı yazı yazmak istemiyor...Zaten uzun bir tatile de çıktım sayılır...Bir türlü bilgisayarıma kavuşup da yazı yazamadım desem yeridir...Çünkü bir oraya gitmek bir buraya gitmek derken iki hafta geçti bile...Aslında yazacak o kadar çok konu birikti ki...Zamanla teker teker hepsini kafamda kurduğum gibi yazmayı planlıyorum...Bakalım hayırlısı...
Bugünlerde aklımda olan bir iş vardı...Ne zamandan beri yapmayı çok istiyordum...Yapacağım iş beni o kadar çok hafifletiyor ki anlatamam yani...Omuzlarımdan resmen kocaman bir yük kalkmış gibi oluyor...Bir hafifliyorum bir hafifliyorum...Kuş misali resmen...Uzun zamandan beri de çok istiyordum demiştim ya...Sonunda bu düşüncemi gerçekleştirdim ve yaptım...Peki ne yaptım???Evde büyük bir temizlik yaptım...
Ne var ne yoksa,elime geçenlerin hepsini çöpe attım...Hemde büyük bir zevkle...Müthiş bir haz alıyorum çöpe bir şeyler attığım zaman...Eve geldiğim zamanlarda da bundan nasibini alanlar ilk olarak annemin dantelleri ve eskiden kalma giyim eşyaları oluyor...Sonra da hemen kardeşimin dolabına saldırıyorum...Bitmiş kalemleri atmak,tükenmiş silgileri tek tek poşete fırlatmak,yazmaktan bitap düşmüş defterleri köşe bucak kaçarak torbaya sıkıştırmak...Belki de benim için en büyük zevk...Mutluluk bulutlarının üzerinde yalın ayak dolaşıyormuşum gibi hissediyorum kendimi...Torbalar bir bir kapının önünde birikince büyük bir sevinç ile atmaya can atıyorum...Nedenini bilmiyorum ama bu yıllardan beri süregelen bir huyum...Bir şeyleri atmak...Kalemlerim hemen bitsin de çöpe atayım diye sayfalarca bembeyaz kağıdı boşu boşuna karaladığımı bile hatırlarım ben...Ama bu böyle her ne kadar nedenini bilmesem de...
Evet ben bugün evde kocaman bir temizlik yaptım...Her ne kadar ilk hedefim annemin gardolabı olsa da kendi kütüphanemi de unutmadım tabiki de...Ne var ne yoksa hepsini aşağıya indirdim...Daha doğrusu bütün kitaplarımı,defterlerimi,notlarımı teker teker gözden geçirmek için halının üzerine yığdım...Lise zamanlarımdan kalma defterlerime şöyle bir göz atayım dedim ama saatlerce içinden çıkamadım yeminle...Allahım neler neler yapmışım ben zamanımda...Nasıl hastalıklı bir öğrencilik zamanı geçirmişim ben...Kendime şaşırdım durdum...Kardeşim bile gözlerine inanamadı gördükleri karşısında...Ama gerçekten kafadan bir derdi olan insan ancak bunları yapabilir...Ellerim,parmaklarım nasıl güç bulmuş da defterler dolusu yazı yazmış...Yemin ederim ki anlamadım ben...
Rengarenk kalemler ile yazılmış binlerce sayfa arasında kendini kaybetmek...İnci inci bütün her şeyi teker teker,özene bözene yazmışım evveli zamanında...Şekiller o kadar muntazam ki şu an çiz deseler hayatta çizemem...Bir zaman ne kadar da ufak yazarmışım...Karınca gibi küçücük küçücük yazı yazmak hangi akla hizmet ise artık...Hele gene o kalemlerin renkleri beni benden aldı resmen...Hiç yanlışsız yazmışım üstelik...Bir tane bile mürekkep izi yok...Bir tane bile daksil izi yok...Bugün kendimi tebrik ettim...
Biyoloji dersinde anlatılan konuları şekillerine kadar renkli kalemleri ile çizmişim...Çizilen yuvarlaklar bile o kadar düzgün ki...Minik minik aldığım notlar da gözümden kaçmadı üstelik...Ufak ufak yazmam yetmezmiş gibi bir de kenarlara aldığım daha da ufak yazıları okumak...Şimdiden gözlerimi yormaya başladı...Hatırlıyorum da o zamanlar tek bir kalemin ucunda yedi renk barındıran bir kalem vardı...Alacalı bulacalı yazmakta üzerine yoktu...Onunla bile yazı yazmışım...Hiç üşünmemişim...Üstelik kurşun kalem ile bir şeyler yazmayı sevmediğim halde o kalemle nasıl yazmışım...Şaşılacak bir şey ya...Çizilen düz çizgileri bile cetvel ile çizmiştim zamanında yamuk durmasınlar diye...Görünce hepsi zihnimde canlanıverdi vallahi... Defterimi karıştırmaya devam ettikçe daha da ağzım açık kalmaya başladı...Kimya dersinde öğrenmeye çalıştığımız kimyalar formülleri,her biri farklı renkler olmak üzere teker teker ayrıştıra ayrıştıra yazmışım...Her bir deney tüplerinin renkleri de farklı hatta...Farklı maddeleri anlatmaları için de tüplerin içleri de farklı renkli kalemler ile boyanmış üstelik...Kendime gitgide daha da şaşırmaya başladım...Periyodik tabloyu cetvel ile kare kare ayırıp da çizen benden başka insan var mıdır merak ediyorum doğrusu???
Ama en büyük çılgınlığım sanırım ingilizce öğrenirken olabilir...Kelimeleri ezberlemek için yaptığım yöntemler daha aklımda...Tek tek bütün kelimeleri bir kağıda yazardım...Türkçesi ayrı,ingilizcesi ayrı renk kalemler olmak üzere...Bir defa okurdum baştan aşağıya...Aklımda kalanları başka bir kağıda yazar,aynı zamanda ilk kağıttakilerin de üzerlerini çizerdim...Bunun anlamı şu idi:”Ben bunları aklımda tuttum...;Okumadan geçebilirsin...”.Öyle öyle sayfalarca yazılmış ingilizce-türkçe kelimeler buldum...Tabiki de her zamanki gibi hepsi rengarenk ve ufacık yazılmışlar...Kelimeleri daha iyi öğrenmek amacı ile kurulmuş cümleler ise bir başka cinsten...Bütün zarfların,sıfatların altları çizili bir şekilde...Anlamları ile birlikte üstelik...Ne kadar da uğraşmışım...Ezberlemek için resmen kendimi yırtmışım diyebilirim...
Edebiyat defterimin halini görünce içim ezildi resmen...Amma çok yazardım derste iken...Parmakları ve elleri geç,kollarımız bile iflas ederdi...Telefüz zili çaldığı zaman dışarı çıkmaz,kolumuzu dinlendirirdik...Ha bire yazmak da neyin nesi anlamdım ki...Hoca söyler,öğrenci de yazar...Yaz babam yaz...Ama nereye kadar ki...Aklımda bir tane bile ölçü kalmadı...Aruz ölçüsünü öğretmek için ne kadar da çaba göstermişti hoca ama nafile...Tek bir kelimesini dahi hatırlamıyorum desem yeridir...Ama defterlerde yazılı olarak her şeyi buldum...Hepsi yerli yerinde uslu uslu oturuyorlardı...Her hecenin altı küçük küçük çizgiler ile süslendirilmiş cümleler...Onların da altlarına kondurulmuş acayip heceler...Vay be dedim içimden...Ne günler idi...Çizgisi ile noktası ile apayrı günler idi...Kafiyesidir,tarzıdır,şairidir,yazarıdır derken ne günler geçmiş de haberimiz olmamış...
Hele gene matemetik defterimi görmeyiverin...O formülleri küçük küçük kağıtlara yazıp da deftere yapıştırma mantığını hala çözmüş değilim...Neden defter kağıdına yazmamışım ki ben de gitmişim not kağıtlarına yazıp sonradan da onları yapıştırmışım...Ama a'dan z'ye bütün formülleri barındırıyor...Sanırsam bir eksik yok gibi duruyor...Matematik defterimin arkasını da geometri defteri yapmışım...Bütün üçgen,kare veya dikdörtgenleri cetvel ile çizmiş olmam...Eşkenarları,orta kenarları,vb kenarlar her zaman olduğu gibi farklı renklerdeki kalemler ile belirtilmiş...Üşenmemiş de bütün şekilleri çizmişim...Herhalde o zamanlar fazladan fazladan zamanım vardı...
Sanırım sıra fizik defterime geliyor...Her ne kadar düzenli olmasa da bir fizik defterim var...Evet...Ama daha çok özel hocalarımın yazıp karaladıkları var fizik defterimde...Hayatım boyunca anlamadığım tek ders:Fizik...Nedenini bilmiyorum ama hiçbir zaman mükemmel bir fizik bilgim olmadı...Şimdi de baktığım zaman defterlerime daha çok hocalar yazmış,ben dinlemişim ama hiçbir şey anlamamışım...Ne yapalım...Sağlık olsun diyelim...Anlamadığım halde yazmayı denemişim ama...Formülleri kare içine almışım o kadar ama anladığım kadarı ile belli bir yere kadar derse dayanabilmişim...Belli bir zamandan sonra can sıkıntısından denemediğim çizgi stili kalmamış...Hatta o zamanların en güzel can sıkıntı gideriscisi ise fal bakmak idi ama öyle kartlarla falan değil...Bildiğin kağıt kalem ile fal bakardık...Şu an hatırlamıyorum neden ve nasıl üstlerini çizdiğimizi ama baya bir eğlenceli işmiş...Ders boyunca her türlü şekli çizmişim...Çizmekle kalmamış içini bile boyamışım...Kenarlarını tekrardan belli etmişim...Oooooo yapmışım da yapmışım...Ders bitene kadar bütün yeteneğimi konuşturmuşum resmen...
Lisenin bir döneminde garip bir şey yapmıştım...Defterleri görünce aklıma geldi bak şimdi...Hani o zamanlar defterlerimizi kaplardık ya...Böyle renkli renkli kağıtlar alır,sonra da defterlerimizi kalıplardık onlar ile...Yani en azından bizim burada öyle yapılırdı...Biz de öyle yapar kalıplardık...Ama bir keresinde ben kaılıplamak yerine bütün defterimi boydan boya bantlamıştım...Bildiğimiz para bandı ile enlemesine veya boylamasına bütün kapağı bantlamıştım...Neden yaptığımı bilmiyorum,hatırlamıyorum ama yapmışım işte...
Eski defterlerimin arasında gezinirken yapmış olduğum günlük bir çalışma planımı buldum...Hatırladığım kadarı ile her gün kendime göre farklı farklı planlar yapar,ona uymaya çalışırdım...Çoğu zaman da uyardım ama sadece kendi yaptıklarıma...Hocaların yaptığı planlara uymayı asla ama asla beceremedim...Saatlerce benimle otururlar,kafa yorarlar ve bir plan çıkarırlar,bir kağıda yazarlar ve elime tutuştururlar ama ben o kağıdı bir yerlere koyar unutur giderdim çünkü sevmezdim başkasının benim yerime planlar yapmasını...Onun da nedenini bilmiyorum ama öyle idi...
Bir de asla vazgeçemediğim bir huyum vardı o zamanlar...Her sınav sonrasında ortalamam ne gelecek diye notlarımı hesaplardım...Tek tek bütün derslerimi,aldığım notları yazar;toplar,çıkarır,çarpar,böler çıkan sonuca şöyle bir bakardım...Memnun değilsem nottan sinir olur,son sınavda daha yüksek yapacağım diye söylenirdim...Ama çıkan sonuçtan memnun isem hiç çalışmazdım...Öyle özene bezene üzerine düşmezdim dersin daha doğrusu...
O zamanlara ait bambaşka bir şey daha buldum...Kendime ait bir alfabem vardı eskiden benim...Garip harflerden ve şekillerden oluşan bir alfabenin geriye kalanlarını defterimin köşesinde buldum...Şimdi hatırlayamıyorum ne anlama geldiklerini ama ne kadar da garip özelliklerim varmış benim...İnsan neden başka bir alfabeye gereksinim duysun ki???Çok garip ama öyle...
Şimdi düşünüyorum da o zamanlar geri gelse yeniden bu yaptıklarımı yaparmıydım bilmiyorum...Delicesine yazılar yazmışım,rengarenk kalemler ile bezemişim her yanı...Üşenmemişim...Bıkmamışım...Ne kadar da sabırlı olduğumu fark ettim...Belkide saatlerce masa başında oturup onları yazmışım...Ufacık ve tefecik italik yazı...Genelde mavi çizgili deftere karalanmış renkli tükenmez kalemler...Belki binlerce defter sayfası...Ama şunu asla unutmam ki;bu notlara,defterlere,kağıtlara,yazılara,kalemlere,çizgilere borçluyum okul birinciliğimi...